Okyanus, bütün su damlalarının biriktiği kocaman bir su kütlesidir. Dışarıdan baktığınızda büyüleyicidir ama bir o kadar da korkutucu… 

İçine daldığımızda nelerle karşılaşacağınızı kestiremezsiniz. 

Kimi zaman; hiç görmediğiniz, sizi hayrete düşüren ve heyecanlandıran varlıklarla karşılaşırsınız… 

Kimi zaman; karanlık, tortularla dolu, sizi ürküten ve varlığınızı tehdit eden canlılarla karşılaşırsınız… 

Okyanus, ne kadar derine inerseniz inin keşfedilmesi bitmeyecek evrenin büyük bir varlığıdır. Atmosferden düşen her yeni damla, okyanusa yeni bir varlık kazandırır. 

İnsan da bir su damlası olarak var olmaya başlar ve o su damlası büyüyerek keşfedilmesi zor ama bir o kadar mucizelerle dolu bir varlığa döner. Ne kadar keşfederseniz keşfedin her gün yeni bir güneş doğar, yeni bir insan çıkar ortaya.

Tıpkı OKYANUS gibi… 

Sigmund Freud’un bilinçdışı kavramı da bu şekilde oluşmaktadır. Anne karnına düştüğümüz andan itibaren bilincimize(belleğimize) birçok bilgi alırız. Her ne kadar hatırlamasak da hayatımızın döngülerinde muhakkak kullanırız. Bu bilinçte oluşturduklarımız, bizim hayat kalitemizi, yaşam becerilerimizi, akademik başarılarımızı, ilişkilerimizi yani kısaca geleceğimizi yönlendirmektedir. 

Tecrübe ettiklerimizi düşünür, düşündüklerimizi çoğu zaman konuşur, konuştuklarımızı da harekete dönüştürürüz. 

Ve bizim harekete dönüştürdüğümüz her durum, bizim kaderimizin ta kendisi olur. 

Her insan, hayat yolunda başarılı bireyler olmak ister. Geleceğinin ve kaderinin güzel olmasını ister. Ama bazen anne karnına düştüğümüz andan itibaren oluşturduğumuz bilinç, bizi mutsuz eden bilgilerden oluşur. Bizse okyanusun ortasında kalmış, dev dalgalarla baş etmeye çalışan bir hale bürünürüz. Bu sırada kaygılarımız ve korkularımız çıkar ortaya. İşte burada bir ele, daha profesyonel başka bir bilincin varlığına, yardıma ihtiyaç duyarız ve hayat yolculuğumuzda, bize terapi yolculuğu eşlik eder. Tıpkı okyanusun derinlerine iner gibi kendimizi keşfetmeye, yaşamımızdaki döngüleri görmeye başlarız. 

Bu keşif yolculuğu hem zorlu bir yolculuk, hem hayatımızı aydınlatan bir yolculuktur. 

Kendimizi keşfedip farkındalığımız artıkça, kadersel döngümüz farklılaşır. Bilincimizde oluşan anılar ve bilgiler, bizi daha fazla mutlu eden bilgilerle güncellenir. 

Ve artık.., 

Kaderimizi geçmişimiz değil kendimiz, kendi ellerimizle oluştururuz.

Ben Uzman Klinik Psikolog Aydan olarak, kendi kaderini kendisi yönetip, geçmişin eline bırakmayan biri olarak, çocukluktan gelen 20 yıllık analiz, tecrübe, bilgi ve deneyimlerime dayanarak, insanın kendini keşfetmesi, yeniden doğması, inşa etmesi ve en önemlisi de kader gördüğü her şeyi değiştirebileceğine garanti veriyorum. Bu yüzden sizlere bu hayat yoluculuğunda yürüyor ve sizlere;